26 Şubat 2008 Salı

İnceleme: World in Conflict (PC)



Yazan: Ömer
Tür: Strateji
Yapımcı: Massive Entertainment
Dağıtımcı: Vivendi Games
PEGİ: 16+
Sistem Gerekesinimleri: 2 Ghz ya da daha hızlı AMD Intel işlemci, 512 MB RAM(Vista 1 GB), 128 MB Shader Model 1.1 ve üzerini destekleyen Ekran Kartı, 9 GB HDD Alanı

Belkide dünyanın karşılaşacağı en kötü senaryolardan birini sunuyor bize Massive Entartainment. İki süper gücün mücadelesi. 1960'lardan beri süren silahlanma yarışının sonunda pes etmeyen Sovyetler önce Batı Avrupa'yı işgal eder. Ardından da Batılı müttefiklerine yardım eden Amerika'ya sert bir karşılık verir ve Seattle'a süpriz bir çıkarma yapar. Bu çıkarma uzay yarışında Amerikanın "Star Wars" projesine bir cevaptır Sovyetlere göre. Tarihi farklı bir açıdan gösteren bu olay, 1990'larda Komünizmin çökmesi ve Sovyetlerin parçalanmasına alternatif bir senaryo olarak bizlere sunulmuş. Kısaca WiC "böyle olsaydı ne olurdu" şeklinde bir senaryoya sahip. Bu komplo teorisivâri senaryoda bizim görevimiz ise Amerikan savunma ordusunun Parker isimli bir "takım" komutanının rolünü üstlenmek. Amerikanın hatta bazı bölümlerde batı avrupanın kaderi bize kalıyor. Single-Player campaign modunda oyuna Amerika ve NATO persfektifinden bakabiliyoruz. Maalesef Sovyetlerin bir campaign'i yok yalnızca multiplayer modunda Kızıl Ordu'yu kullanabiliyoruz. Massive bu gerçek zamanlı strateji oyununda Soğuk savaş döneminde yaşanan Nükleer füze korkusunu alternatif senaryosuyla ekran başında bizlere soluksuz yaşatıyor. Strateji oyunlarının temeli olan bina dikmek,kaynak toplamak yerine puan sistemli ordu indirme yöntemi oyunu farklı kılan bir özellik olmuş. RTS'ye gelen bu farklılıklar ile oyunun stratejiden çok aksiyona kaydığını dahi söyleyebiliriz.




Hem campaign modunda olsun hem de multiplayer modunda her zaman savaşın içindesiniz. Her daim bir aksiyon var öyle ki duraksamadan birlik sevkiyatı yapıyor,hava saldırısı düzenliyor,topçu ateşi açıyor yani savaşa dahil oluyorsunuz. Kısaca oyunda nefes alacak bir an dahi bulmak çok zor. Bunun nedeni klasik RTS’lerde olduğu gibi kaynak toplama ve bina dikme gibi sorumluluklarınızın olmayışı. Bunun yerine önceden belirli bir oyun puanıyla birlikleri satın alıyorsunuz. Kısa süre içinde birlikleriniz indiriliyor. Tanklar, piyadeler, personel taşıyıcılar,hava araçları ve topçu araçları seçebileceğimiz birlikler arasında. Kullanabileceğimiz birliklerden bahsetmeden önce şunu belirtmek istiyorum. Oyun içindeki birimler arası denge gerçekten çok başarılı düzenlenmiş. Örneğin helikopterler, tanklara ve diğer araçlara karşı çok kuvvetliyken, piyade ve hava savunma birimlerine karşı etkisizler. Veyahut tanklar diğer araçlara karşı bir ölüm makinasına dönüşürken, piyadelere karşı çok etkili olamıyorlar. Bu durumda birlik kombinasyonlarınızın önemi artıyor. Zaten sınırlı bir kaynak puanıyla bir ordu kuruyorsunuz ve işin içine bir de doğru kombinasyonu bulmak girince bazen düşman üzerine ciddi olarak düşünmeniz gerekiyor. Bu sistemin en iyi yanı hiç tükenmeyen bir kaynağa sahip olmanız. Savaşalanındaki birimleriniz yok edildikçe puanınız tekrar size dönüyor böylece kaldığınız yerden devam edebiliyosunuz. Sınırsız kaynakla neler yapılmaz ki diye düşünüyorsanız, buna da bir denge getirilmiş. Birlik indirdikten sonra belirli bir müddet bekledikten sonra ikinci indirmeyi yapabiliyorsunuz. Size verilen görevde 30 dakikada bir kasabayı ele geçirmekse bunun ne kadar etkili olacağını düşünün.

Savaşalanında ordunun tamamı sizin emrinizde değil. Verilen emirleri yerine getirerek zafere katkıda bulunuyorsunuz ki zaten bu görevler genellikle en can alıcı görevler oluyor. Campaign modunda ekibin Amerikan savunma ordusunun bir parçası oluyorsunuz. Tüm savaş alanına hükmetmemek az birim kaybına neden oluyor ve sizde göreve göre ordunuzu gerekli birimlerden meydana getiriyorsunuz. Bu kimi zaman tanklardan kurulu güçlü bir ordu kimi zamanda piyadelerden kurulu oluyor. Sınırlı bir ordu olunca birimlerin "özel yeteneklerini" kullanmakta o derece kolay oluyor.

Örneğin personel taşıyıcıların “smoke screen” kullanmasını yada helikopterlerin havadan havaya füzelerini yönetmek az birimle verimli bir şekilde kullanılabiliyor. Kullanabileceğimiz birimlere gelirsek emrimizde hafif silahlı personel taşıyıcılardan nükleer bombalara kadar çok çeşitli saldırı birimleri mevcut. Kara birimleri tank, piyade ve destek birimlerinden oluşuyor. Piyade olarak RTS oyunlarının klasik üçlüsünü kullanabiliyoruz(sniper, anti-tank, assault). Wic'deki tanklar ise hafif, orta ve ağır olarak üç sınıfa ayrılmış. Destek birimleri hava savunma araçları, personel taşıyıcılar ve topçulardan oluşuyor. Hava birimlerine gelince, gözcü helikopterleri, taşıma helikopterleri ve orta-ağır saldırı helikopterlerini seçebiliyoruz. Tüm bu birimlerinizin herhangi bir kaynak tüketmemesinden dolayı sınırsız olarak savaşalanına birim çağırabilmeniz çok kolaylık sağlasada siz yinede vetaran olan birimlerinizi hayatta tutmaya çalışın. Öyle ki veteran birimler diğer birimler karşısında etkili vuruş gücüne sahip. Bununla birlikte oyunda çoğu birimin kendi "özel yetenekleri" , savaşın diğer bir taktiksel boyutunu oluşturuyor. Standart piyadelerin el bombası saldırısı, hafif helikopterlerin havadan havaya füzeleri, ağır helikopterlerin havadan karaya füzeleri yada ağır topçuların smoke screen saldırısı bunlardan birkaçı. Bu özel yetenekler’in bir kısmı saldırı ağırlıklı olsada savunmaya yönelik yeteneğe sahip birimlerde bulunuyor. Örneğin piyadelerin koşma özelliği ve helikopterlerin attıkları işaret fişekleri.

Wic’de standart RTS oyunlardan farklı olarak bina dikmek ve kaynak toplamak sorumluluklarımızın olmadığını söylemiştim. Birimleri size verilen puanla savaş meydanına çağırıyor sonra birim kaybettikçe size dönen puanlarınızla farklı birimler çağırıyoruz. Her birimin seviyesine göre bir puanı var ve doğru seçimlerle ordu kurmak sizin elinizde. Bu puan sisteminden ayrı olarak bir puan sistemide “taktiksel saldırı desteği” seçeneğinde kullanılıyor. C&C:Generals oyunundan hatırlayacağımız bu sistemde komutan olduğunuzu gerçek manada hissediyorsunuz. Siz sadece koordinatları veriyorsunuz ve saldırı gerçekleşiyor.Bu taktiksel destek kullanımı yine puan sistemi ile düzenlenmiş. Düşman birimlerini öldürerek puan kazanıyorsunuz ve doğal olarak her saldırının belirli puanı var. Taktiksel destek, Wic’in can alıcı noktalarından birisi ve savaşın seyrini değiştirecek etkiye sahip.Multiplayer bir oyunda kullandığınız az birimin bir nükleer füze yada hava saldırısıyla yok edilmesiyle kendinizi toparlamanız çok zor olabiliyor. Bu saldırı seçeneği C&C’den çok daha fazla seçeneklere sahip öyle ki üç ayrı katogoride 20 den fazla saldırı yapabiliyorsunuz. Bunların arasında carpet bombing, air strike, napalm strike , airborne reinforcements , chemical warfare, artilery barrages ve çok daha fazlası var. İçlerinden bir tanesi var ki hem görsel olarak hemde savaşı kazanmaya yardım açısından en etkili saldırı: Tactical Nuke, sadece düşman birimlerine değil aynı zamanda çevreyede(ağaçlara,binalara) zarar veriyor ve askerlerin siper alabileceği bir krater oluşturuyor.




Wic, daha çok multiplayer bir oyun havasında tasarlanmış gibi görünüyor. Campaign modu yukarıda bahsettiğim konu çerçevesinde geçiyor. Fakat multiplayer modu beni campaign modundan çok daha fazla havaya soktu diyebilirim. Sanırım Wic için şunu söyleyebiliriz “Singleplayer modu ile sıcak savaşı hissedecek,multiplayer modunda ise savaşı adeta yaşayacaksınız”. Multiplayer modunda farklı seçenekler sunulmuş. İsterseniz Player vs Player şeklinde LAN oyunu oynayabilirsiniz yada Player(s) vs Bots seçeneğiyle en fazla 15 bot ekleyerek kendi oyununuzu olşuturabilirsiniz. Advanced modunda bot sınıflarını kendiniz seçebilirsiniz(2 destek birimi,3 tank birimi,1 piyade birimi şeklinde). Savaşa girdiğinizde Bot’ların oyunun seyrini değiştirecek ataklar yaptığını görüyorsunuz ve aynı zamanda sizin verdiğiniz emirleri de yerine getirmeye çalışıyorlar. Çoğu kez yapay zeka azımsanmayacak derecede başarılı bir oyun çıkarıyor. Multiplayer modu her seçenekte en fazla 16 oyuncuyu destekliyor ve bu modun 3 farklı oyun seçeneği bulunuyor.Bunlar Assault,Tug of War ve Domination.

Wic’de oyun alanı çok geniş tutulmuş ve Total War oyunlarını andırıyor. Oyuna geniş bir açıdan bakarak ordumuz üzerindeki hakimiyetimizi arttırıyoruz. Standart RTS’lerin aksine Wic’teki tek yardımcımız faremiz değil. Geniş bir savaş alanında dolaşırken en az faremiz kadar klavyemizide kullanıyoruz. Kamera kontrolleri zaten büyük olan savaşalanında gezinirken en büyük yardımcımız. Diğer RTS lerden farklı olarak çok geniş bir görüş alanımız var ve kamera 360 derece dönebiliyor. Klasik WASD tuşlarını haritada gezinirken kullanıyoruz ve faremizin orta tuşuyla kameramızın derinlik ayarını yapıyor ve aynı zamanda kameramızı 360 derece döndürerek kendimize çok geniş bir bakış açısı sağlıyoruz. İstediğimiz anda asker ve araçlarımızın çok yakınına kadar yaklaşıp 3.açıdan bir FPS oynuyor gibi hissedebiliyoruz.

Kameradan bahsettikten sonra görsel öğeler ve dinamik efektlerden bahsetmek istiyorum. Wic deki patlama görüntüleri COH’u saymazsak en iyi efektler diyebiliriz. Yalnız oyunu çok iyi bir sistemle oynamak gerekiyor. Zaten oyunun tek eksisi çok fazla sistem istemesi ve düşük sistemli oyunculara neredeyse hiçbirşey verememesi. Düşük bir sistemle, oyunun en önemli özelliği olan dinamik grafikleri kaçırdığınız için oyundan lezzet almanız çok zorlaşıyor. DirectX 10 desteği Wic’i ön plana çıkaran bir özellik. DX 10 ile görsel öğeler özelliklede patlama efektleri çok düzeye çıkıyor. Tabii ki DX 9 ile oyuncular çok şey kaçırmıyorlar ancak az önce belirttiğim gibi güçlü bir sistem oyundan keyif almak için şart. Wic sadece grafik olarak kendini ön plana çıkarmıyor. Massive sadece görsel öğelere değil, sesler ile de aynı özenle ilgilenmiş. Her aracın sesi ayrı ayrı düzenlenmiş. Telsiz konuşmaları da aynı incelikle hazırlanmış.

Wic geçen yılın sonlarına doğru, oyun dünyasının en hareketli zamanlarından birinde çıkmıştı. 2007 yılının sonlarında çıkan World in Conflict’in Call of Duty 4, Crysis gibi oyunların gölgesinde kalması bekleniyordu. Ama beklenin aksine, 2006 yılının sonunda çıkan Company of Heroes gibi Wic de beklenenden daha fazla ilgi ve takdir gördü. Belki yılın oyunu olamadı ama rakibi Supreme Commander’ı geride bıraktı diyebiliriz. Aslında Wic’in bu başarısına çok şaşırmamak gerek. Massive Entartainment Ground Control serisiyle işinde başarılı olduğunu kanıtlamıştı ve uzun süren sessizliğin ardından Wic ile başarısını perçinledi.



Bir strateji oyuncusu olarak Wic’in atmosferini yani oyuncuya yaşattığı savaş heyacanını COH kadar başarılı bulmasamda Wic denenmesi gereken çok başarılı bir RTS. Savaşalanını çok geniş açılardan görebilmek, mükemmele yakın dinamik efektler, 3. Dünya savaşını ekran başında yaşamak , bir FPS kadar hızlı gelişen oyun yapısı ve sıkmayan senaryosu Wic oynamak için yeterli sebepler. Sovyetler ile oynarken Red Alert, savaşalanında rahat hareket ederken Total War, taktiksel yardımları kullanırken C&C:Generals, bina kurmadan yaptığımız hızlı saldırılarla COD:4 :) bunların hepsi için sadece Wic oynamak yeter. World in Conflict kesinlikle oynanması gereken bir yapım.





















Grafik: 5
Ses: 5
Genel: 5

Hiç yorum yok: